Müstahaklik nedir ?

Munevver

Global Mod
Global Mod
Müstahaklık Üzerine Yaşanmış Bir Hikâye: Herkes Hak Ettiğini Mi Yaşar?

Merhaba dostlar,

Geçen gün başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Aslında olay bana ait değil, yakın arkadaşım Kaan’a ait ama yaşananlar öyle derin izler bıraktı ki anlatmadan edemeyeceğim. Hikâye biraz uzun, ama sonunda "müstahaklık" kavramı üzerine hepimizin düşüneceği çok şey olacak. Hem biraz erkek aklı, biraz da kadın sezgisiyle harmanlanmış bu hikâyede, kimin haklı olduğunu da sizin yorumlarınıza bırakacağım.

Kaan ve Elif: İki Dünya, Bir Soru

Kaan, üniversiteden arkadaşım. Mühendis kafası derler ya, tam olarak öyle: planlı, stratejik, her şeyin mantıklı bir sebebi olmak zorunda. Elif’le 3 yıl kadar bir ilişki yaşadılar. Elif ise insan kaynakları uzmanı; empati timsali, insan davranışlarını okuma konusunda neredeyse psişik gibi.

İlişkileri boyunca hep bir denge kurmaya çalıştılar. Kaan’ın çözüm odaklı, hızlı karar alma çabaları ile Elif’in "önce bir hissedelim, konuşalım" tavrı sık sık çatıştı ama ilginç şekilde yürüdü.

Bir gün Kaan aradı. Sesinden gergin olduğu belliydi. “Abi,” dedi, “sence bir insan, ihaneti hak eder mi?”

Ne diyebilirdim ki? Hikâyeyi anlatmaya başladı.

Mükemmel Planlar, Kırık Gerçekler

Kaan, iş nedeniyle bir projeye liderlik ediyormuş. Yoğun tempo, bol stres. Elif ise tam tersi, daha sakin bir dönemde. Haftalardır akşam geç saatlere kadar çalışan Kaan, Elif’le geçirdiği zamanın azaldığını fark etmiş ama bunu “şimdi sık dişimizi, sonra rahatlarız” diye düşünerek açıklamış.

Ama Elif, başka bir şey fark etmiş. Kaan’ın dikkatinin eksildiğini, duygusal olarak kopmaya başladığını, göz göze geldiklerinde artık eskisi gibi bakmadığını. Bir akşam yemeğinde Elif şöyle demiş:

> “Seninle konuşmak istiyorum ama bana cevap vermiyorsun, sadece çözüm öneriyorsun.”

Kaan, o an biraz alınganlık olarak algılamış. “Ne var ki bunda? Sorun varsa çözelim, geçsin gitsin,” demiş. Elif ise susmuş. O andan sonra duygusal bir kopuş başlamış.

Bir süre sonra Kaan, Elif’in başka biriyle görüştüğünü öğrenmiş. Kırılmış, öfkelenmiş, hatta aldatıldığını düşünmüş. Ama işin tuhafı, Elif bunu reddetmemiş.

> “Evet,” demiş Elif, “ama bu ihanet değil. Çünkü sen çoktan yoktun.”

Empati mi, Strateji mi?

İşte burada olay ilginçleşiyor. Kaan’ın gözünde Elif suçlu. Çünkü duygularını içinde tutmuş, paylaşmak yerine başka birine yönelmiş. Ama Elif’e göre Kaan zaten duygusal olarak onu terk etmişti.

Kaan, bana “Bu bana müstahak mıydı?” diye sorduğunda durup düşündüm.

Bir erkek olarak onun stratejik bakışını anlayabiliyordum. Plan vardı, sabretmek gerekiyordu, sonrası rahat olacaktı. Ama Elif’in gözünden bakınca… O ana odaklanıyordu, duygu eksikliği onun için terk edilmekle eşdeğerdi.

İkisi de kendi doğrularında haklıydı. Ama gerçek hayat doğrularla değil, hislerle yazılıyor.

“Müstahaktı” Demek Kolay mı?

Forumda sık sık görürüm: “Müstahaktı, başına geleni hak etti” diye. Ama gerçekten öyle mi? Müstahaklık, sadece dıştan bakanın hükmüyle mi belirlenir?

Kaan’ı dinlerken, kendimi sorguladım. Acaba birine duygusal olarak uzaklaşıp “ben sadığım” diyebilir miyiz? Ya da duygusal ilgiyi başka yerde arayan birini, mutlak suçlu ilan edebilir miyiz?

Bu noktada Elif’in söyledikleri çok çarpıcıydı:

> “Ben sana ulaşmak için çok çabaladım. Bir gülüşünü, bir 'nasılsın'ını özledim. Ben başka biriyle kahve içerken değil, seninle aynı evde sessizken yalnızdım.”

Erkek Zihni: Çöz, Geç

Kaan, kendini şöyle savundu:

> “Ben onu seviyorum, sadece geçici bir süreçti. Sorun çıkınca hemen çözüm sundum, ilgisiz olmadım ki!”

Kaan’ın zihni çözümle çalışıyor. Bir şey bozulduysa onarılır. Ama Elif için mesele çözüm değil, hissedilmekti. Sorunun tanımlanması yetmiyor, onunla birlikte üzülmek gerekiyordu.

Kadın Kalbi: Hissedilmek, Görülmek

Elif’in duygusal zekâsı yüksekti. Bir konuşmada şöyle demişti:

> “Kadınlar sevgiyi sözcüklerde değil, gözlerde arar. Sessizliğinde bile ‘ben buradayım’ diyebilen erkek, en kıymetlisidir.”

Bu cümleyi Kaan’a ilettiğimde sessiz kaldı. O an anladı galiba. Her ne kadar Elif’i hâlâ suçlu bulsa da, kendisinde de büyük bir pay olduğunu kabul etti.

Son Söz: Müstahaklık Karmaşası

Sevgili forum üyeleri, sizce bu hikâyede kim haklı?

Bir erkek olarak Kaan gibi düşünen çok kişi vardır: “İlgileniyordum, çözmeye çalışıyordum.”

Ama kadınlar da haklı olabilir: “Beni anlamadın, hissetmedin.”

Müstahaklık belki de tek taraflı değildir. Belki de herkes, bir diğerinin eksik bıraktığıyla sınanır.

Siz olsaydınız, Kaan’ın yerinde ne yapardınız?

Ya da Elif’in yerinde?

Yorumlarınızı merakla bekliyorum. Bu sadece bir ilişki hikâyesi değil; çözümle sezginin, mantıkla duygunun çarpışması. Ve galiba, her zaman bir kazanan olmuyor.

Sevgiyle kalın.